18 Kasım 2014 Salı

İçimdeki çocuk...

Sana ulaşamayınca neden kalbim hep ürperti doluyor, neden aldığım nefes boğazımı yakıyor. Korktuğum bir daha ulaşamamak mı yoksa korktuğum aslında bir başıma oluşumun farkındalığının tekrar tekrar suratıma çarpması mı bu anlarda. Bu kalabalık şehirde seslensem sesime koşacak kaç kişi var ki aslında ardımda, bedenimi titreten, bu endişe denizlerine dalmama sebep olan.. sen de olmasan geriye kalanın yalnızlık olduğu gerçeği mi bilemiyorum. Neden kendinden korkar insan, neden kendinden böylesine kaçar insan. Ne yaşadım bilmeden de gizliden gizliye saklanıyorum kendimden derinlere. Oysa bir zamanlar etrafımda kendimden başka kimseyi istemezken. O zaman kırdığım kalplerin acı intikamı mı acaba beni bu zamanlara kadar sürükleyen korkaklığa iten. Sebebini bilmiyorum, bilmekte istemiyorum, tüm söyleyebileceğim olanları olduğu gibi kabul ediyorum ve artık açılsın istiyorum gönlümün kanatları kendi sonsuzluğuna, barışsın, barışsın ve süslü hayallerine, çocuk heyecanlarına kavuşsun bu gönül. Kıpırtdatsın dokunduğu ruhları güzelliğin heyecanıyla ve tekrar insanlara dönsün, kalabalık olsun, büyük olsun, çağlasın gürül gürül dünyaya inat. Saklanma içimdeki güzel çocuk, bak yanındayım, düşsekte yine biz varız, biz hep var olacağız...

https://www.youtube.com/watch?v=JsGEvIJnckU



Çınar Ağacım'a...

Koca bir cinar agacinin sirtina dayanmak gibi senin yaninda oldugumu bilmenin verdigi guven duygusu ve ben bu cinarin golgesinde huzur ve mutluluk icinde buyudum babam...sinirlarin hep belliydi ama sen bu sinirlari bize belli bile etmedin, golgenden cikinca gunes bizi yakmasin diye gizliden gizliye hep gosterdin dunyanin gizemlerini...Bazen gozyaslarima, kaprislerime dalip golgenin arkasina kacardim, o zamandan hep hatirladigim ve belkide hayatta gizli bir guc gibi hep hissedecegim sen dizlerine yatirip beni saclarimi oksardin, kulaklarimda cinlayan derin nasihatlarinla gozyaslarimi durdurur, icimde yanan atesi derin bir ferahlikla dindirirdin ve sonunda yine de istedigimi verirdin:) Biz uzulmeyelim, kotu hissetmeyelim diye yollarini degistirdigini bilirim, hangi baba bu kadar ince ruhlu olabilir ki...iste ben bu yuzden cok sansliyim babam, dunyanin en duygusal, en sicak, en ilimli, her istegimize kotu de olsa farkli bir acidan bakip cevap vermeye calisan, once kendimizi sevmemizi ve etrafimizda ki hic kimse icin yolumuzu, ozumuzu degistirmememiz gerektigini ogreten sen benim babamsin...en cok neleri ozluyorum biliyor musun; her sabah okula gitmeden once pantolonunun cebinden aldigim harcliklarimi:) birlikte evimizin bahcesindeki cicekleri sulayisimizi, sen bahcede kuran okurken kedilerimizin yanina sokulup seni dinlediği anlarda uzaktan seni izleyisimi, armut agacimiza tirmanip armut bulmaya calismalarimizi, her isten donerken en sevdigim olan caglayi gordugun agactan toplayip bana getirmeni, pazardan kizim sever diye her seferinde misir ve yesil nohut alip getirmeni, galatasarayin uefa kupasi maclarinda gozyaslarima dayanamayip birlikte disari cikip baba kiz aile kafesi aramamizi ve bulamasakta yine de herhangi bir yerde mutlaka maci izlememizi, universite de toren icin gostermelik yapilan diplomama siki siki sarilip muhafaza etmeni, skldim dedigimde gecenin bir yarisi da olsa beni alip gezdirmeni, hep kizsanda dans gosterilerime mutlaka gelip en onde izlemeni, arkadaslarim geldiginde onlarla muhabbet edisini, annem ne pisirse hic soylenmeyip sofraya guler yuzle oturusunu, kedilerini....daha milyonlarca sayabilecegim herseyini baba...Ama en cok gozlerime baktiginda isil isil parlayan o tatli kahverengi gozlerini ozluyorum babam..Dilerim tanrim bu guzel isiltini sonsuza kadar yaksin ve sonsuza kadar icimi isitsin sesin babam.hasretin icimde bir ates ve sunu bil her an her saniye aklimdasiniz...Tum dunyanin babalar gunu kutlu olsun ama en cokta benim babamin...Seni seviyorum guzel gozlum... ökkes Isik