27 Ekim 2015 Salı

Bitermiş...

Bitermiş...
Bitmiş...
Herkes gidermiş...
Gitmiş...
Kalbinde kilitli bırakılan sözcüklerinle sırtını döner, yürür, gidermiş...
Boğazın düğümlenir, yutkunamazsın, anlatamazsın, çığlıkların dövsede ruhunu deli gibi, bir ahh çıkmazmış soluğundan...
Özgür, alışmış, eksik kalıverirmişsin...
Umut yokmuş, ekilen tohumlar çoktan derinlere milyonlarca kök salmışken, sadece bir dalını kırıp bitti denirmiş ve tüm kökleri tek tek bulup sökmen için bir başına bırakılırmışsın...
Senin için çok erkenken, ona öylesine geç kalmış ki aslında bu durum, anladığında zaten bambaşka bir sevdanın dalgaları arasında kaybolduğunu farketmişsin karşındaki yabancı sesin, öyle yabancı ki, öyle soğuk...üşütmüş nefesi, oysa bir zamanlar sıcaklığında erirken...
O an hayatının en savaşcı noktasındaymışsın aslında ama öyle de çıplak bırakılırmışsın ki, elindeki tüm silahların, tüm zırhların tek bir sözle su olup akarmış tüm bedeninden ağır ağır, toprak bile kabul etmezmiş, buhar olup gökyüzüne salarmış her damlayı, bir daha filiz olup açmasın diye umutların...
Etrafına senelerce örülen uçsuz bucaksız sevda duvarlarının ortasında, aslında özgür bırakıldığın söylenirmiş, gerçekte özgür bıraktığının kendi ruhu olduğunu itiraf etme cesaretine sahip olamayacak kadar korkak, senin gelecekte sahip olacağın güzel dünyadan örnekler verilirmiş sadakatsizce...
Gün gelir, hatta yeterince zaman dolup gelir ve itiraf edilirmiş tüm gerçekler sanki toz pembe, saf bir aşkın itirafı gibi etrafındaki güzel ve iyi dediğin insanlara, çünkü artık normalmiş her şey ve unutulurmuş tüm sözler yeniden vermeye utanmayarak...
Şimdi yaşanmışlığın tüm aynaları gömülmüşken mezara, bilinmez bir gün rüzgarla açığa çıkan kırık parçaların yürüdüğün yolda seni kanatacağı...
Mutluluk diliyorum, yalnızlığa itilen sadece yanlışı sevmek ve güvenmek olan küçük bir kızın mutsuz bir kalbinin üzerine temeli kurulan saadet yuvanıza...
Ve diyorum ki herkes unutsa da, inandığım, ayakta tutan, sabrımı her gece gözyaşlarımla sıkılmadan dinleyen, dualarımın meleklerin kanatlarında usul usul makamına taşındığına emin olduğum, kalbimde kilitli kalan ve boğazımda düğümlenen tüm sözlerin aslında tek sahibi olan tanrım unutmaz...








9 Ekim 2015 Cuma

Karmaşık...

Zamansız yolculukları bitmez mi hiç insanın...Savruluyorum sanki...Elim kolum bağlı, yönümü bir türlü belirleyemiyorum. İplerimi tutanlar nereye çekerse oraya gidiyorum suskun ve çaresiz...Daha güçlü olmak için bazen bu kadar katlanmak gerekir mi diye düşünüyorum.
Hayat ne kadar acımasız, yapmak istemediğiniz o kadar çok şey var ki ama yapmazsanız da yaşamaya devam edemeyeceğiniz. Ve yapmak istediğiniz o kadar çok şey var ki bir türlü size fırsat verilmeyen. Bırakın beni, çözün iplerimi, çok değil ki istediklerim, sadece biraz mutluluk, herkesin yaşadığı normal hayat, yanımda bir insan.
Neden hep zorlu yollar tercihim oluyor bilmiyorum. İnandığım tek bir şey var, bu benim elimde değil, sevmek, o insanı canınızda hissetmek, hayatınızın merkezine koymak, onsuz nefes alamamak, bu bir tercih olamaz, olsa olsa yazılan bir senaryonun gerçekleşmesidir. o benim kaderimde, yollarımız birleştirilmiş, çizgi bire dönmüş...Ne kadar sabredebileceğimiz sınanıyor belki de, hani demiştim ya iyi insanların sınavı daha zor olur...
Her şeyin sonu yalnızlığa çıkıyor. En büyük korkum yalnız kalmak, sevgisiz kalmak, öyle derin bir sevgi havuzuna sahipken ve vermeyi beklerken bu kalbim onu kimselere gösterememek. Ben de sonsuzluğa gidecek korkusu.
Neden geldik ki dünyaya, neden bu koşturmaca, bitmek bilmeyen hırs ve yalanlar neden...Söylediğin gibi insanlar mutsuz oldukları için mutlu insanları da mutsuz etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. O kadar iyiyiz ki dur bile diyemiyoruz...
Şimdi bu büyük sınavı vermem gerekiyor, tek başıma göğüs germem gerekiyor acımasız, kalabalık ve mutsuz dünyaya. Şimdiye kadar her an yanımda olan bir insan varken artık sadece ben varım. Kimseye acıındırmadan, kimseye sormadan, kimseden fikir almadan yolumu çizmeliyim. Beni kalıba sokan her şeyden, herkesten uzaklaşmalıyım. Yanımda olmak isteyen insan yanıma gelmeli, artık ben daha fazla beklememeliyim. Bu sınavdan iyi bir insan olarak çıkacağıma ve yenilmeyeceğime söz veriyorum...Ve diyorum ki hayat süprizlerle dolu, benim ruhumun derinliklerindeki gizli dünyam bir gün tüm dünyayı aydınlatacak, yüzleri güldürecek ve sebep olacak yeniden gönüllerde sevgiyi tomurcuklandırmaya...Benim gibi karmaşık olan, arafta kalan tüm duygu aşıkları ben hepinizi şu anda hissediyorum ve ben şu anda hepinize sımsıkı sarılıyorum...Sabır...

8 Ekim 2015 Perşembe

Geçmişten bir mektup...

Çocukluğumda aldığım zaman yüzümün tebessüm kapladığı, içimin sevinçle sımsıcak olduğu yılbaşı kartları...Bir mağazada görünce dayanamadım ve aldım. Eskiler ne kadar da güzel ve özelmiş. Üzeri simli, karlı kartlar çocukluğumun belgesiymiş.
Resimde tesadüfen dört kişilik bir aile var tıpkı bizim gibi. Benim de en güzel hayallerimde biz hep böyleyiz. Biliyorum yıllar büyüttü bizi ve belki de uzak mesafeler koydu aramıza. Kanatlanıp kendi yollarımıza uçtuk teker teker ve hasretler yaktı yüreğimizi. Ama ne zaman ne de mesafeler bu aileyi ayıramaz. Çünkü biz tek bir canız, kanız...
Aslında en büyük hasreti ve belki de en büyük yalnızlığı ben çekiyorum sizden uzakta. Ama kendi başıma ayaklarımı yere sağlam basarken görmek ve kendi hayatım için bir şeyler yaptığımı bilmek beni daha güçlü kılıyor hep. Bu yüzden lütfen artık üzülmeyin, sarılın birbirinize. Her gece yatarken hayalimde size sarılıp uyuduğum, dua ettiğim gibi sarılın hayalinizde ve dua edin. Uzaklar artık ne ki, seslenseniz üç saat uzağınızdayım, koşa koşa gelirim canlarım. 
Elbette ki hatalarımız oldu ama değil midir insanı insan yapan hataları, kusurları. Önemli olan bunları fark edip yoluna devam edebilmek. Sizden tek istediğim gözünüz arkada kalmasın. Başınız dik, yüreğiniz umut dolu olsun ve sizden ne kadar uzak görünsek de sizin için dünyaları yıkacak iki evladınız olduğunu unutmayın.
Anne ve babam olduğunuz için dünyanın en şanslı çocuğuyum. Yine dünyaya gelsem yine sizin kızınız olmak isterdim. Çünkü beni ben yapan sizsiniz, sizin emeğiniz, sizin sevginiz, sizin yüreğiniz. Şimdi yaptıklarınız karşısında dünyaları versem yetmeyeceğini biliyorum. Canlarım, annem, babam, bir damla göz yaşınıza dayanamam, yüzünüzü solgun görsem yüreğim yanar, siz de bizim için güçlü olun ve her an her saniye sizi seven, çok seven evlatlarınız olduğunu unutmayın.
Hasretle öpüyorum güzel yanaklarınızdan, sizi çok seviyorum...